Перевод: со всех языков на немецкий

с немецкого на все языки

yan gözle

  • 1 yan

    1. subst und adj Seite f; MIL Flanke f; Profil n; MATH Glied n (einer Gleichung); Seiten- (Tür); Neben- (Ausgang, Satz); sekundär (z.B. Ziel);
    öte yandan andererseits;
    yan bakış scheele(r) Blick;
    yan bakmak scheel blicken; etwas im Schilde führen;
    -de yan basmak sich täuschen in D;
    yan çizmek sich drücken vor D;
    yan etki MED Nebenwirkung f;
    yan iş Nebenbeschäftigung f;
    yan gelir Nebenverdienst m;
    yan gelmek schwelgen, in Freuden leben;
    yan gözle mit scheelem Blick;
    yan hakemi SPORT Linienrichter m;
    yan ödeme Zulage f (zum Gehalt);
    yan sanayi Zulieferindustrie f;
    yan sokak Seitenstraße f;
    yan yan von der Seite, schief, scheel;
    yan yana nebeneinander;
    yan yatmak sich krümmen, sich neigen, sich zur Seite neigen;
    yandan çarklı Raddampfer m; fam Zucker extra (zum Kaffee oder Tee);
    yanı başında (oder başına) ganz in der ( oder in die) Nähe;
    -in yanı sıra (zusammen) mit D; neben D; parallel zu
    2. postpos -den yana wegen G; für A;
    benden yana meinetwegen;
    … bir yana abgesehen von D;
    bu yana hierher, auf diese Seite;
    -den bu yana von … bis jetzt;
    -den yana çıkmak zu jemandem halten;
    -den yana olmak für jemanden sein; sich einsetzen für;
    yanımdan git! geh weg von mir!;
    -in yanında olmak (dabei) haben: saatiniz yanınızda mı? haben Sie Ihre Uhr bei sich?;
    -i yanına almak jemanden einstellen, jemandem Arbeit geben; jemanden zu sich D (= ins Haus) nehmen;
    yanına bırakmamak (oder komamak) nicht ungestraft lassen;
    bunu yanına koymam das werde ich ihm nie vergessen;
    yanına kalmak straflos ausgehen
    2. Ortssubstantiv -in yanına neben A; zu A; an A heran;
    yanında neben D; bei D;
    yanından von D weg; von D her; weg von D;
    (onun) yanına oturduk wir setzten uns neben ihn

    Türkçe-Almanca sözlük > yan

  • 2 yan

    yan
    2. I s
    1) Seite f
    \yanımda para yok ich habe kein Geld bei mir
    benim \yanımda ( oturmak) neben mir; ( çalışmak) bei mir
    her \yanda überall
    her \yandan von allen Seiten, allseitig
    sağ/sol \yanda auf der rechten/linken Seite
    bir şeyin \yanı başında ( olmak) ganz in der Nähe von etw (sein), an etw sehr nah dran (sein)
    \yanına almak zu sich nehmen; ( anahtar) mitnehmen, einstecken; ( iş vermek) einstellen
    \yanına çağırmak zu sich rufen
    paranı/gözlüğünü \yanına almayı unutma vergiss nicht, dein Geld/deine Brille mitzunehmen [o einzustecken]
    \yanına kâr kalmak davonkommen
    2) (-den \yana)
    biri/şans ondan \yana olmak jdn/das Glück auf seiner Seite haben
    şans benden/bizden \yana das Glück ist auf meiner/unserer Seite
    birinden \yana çıkmak sich auf jds Seite stellen
    birinden \yana olmak jdm zur Seite stehen
    bir şeyden \yana olmak etw befürworten
    ben senden \yana olurum ich bin [o stehe] auf deiner Seite
    bir şeyden \yana olduğunu açıkça söylemek sich zu etw bekennen
    ben ondan \yanayım ich bin dafür
    kim bundan \yana, kim buna karşı? wer ist dafür und wer dagegen?; s. a. yanında, yanından
    II adj Neben-, Seiten-
    birine \yan gözle bakmak (\yan bakmak) jdn schräg ansehen; ( göz ucuyla) jdn aus den Augenwinkeln anschauen
    birine \yan bakmak ( fam) jdn schief ansehen
    \yan çizmek ( fam) einen Rückzieher machen; ( bir işten kaçmak) kneifen
    battı balık \yan gider! ( iron) o ( fam) wird schon schiefgehen!

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > yan

  • 3 bakmak

    bakmak <- ar>
    vi
    1) beobachten (-e), betrachten (-e)
    bir şeye başka bir açıdan \bakmak etw aus einem anderen Blickwinkel betrachten
    birine göz ucuyla \bakmak jdn aus den Augenwinkeln beobachten
    2) ansehen (-e), anschauen (-e)
    birine anlamlı anlamlı \bakmak jdn bedeutsam anblicken
    bir şeye bitmiş gözüyle \bakmak etw als erledigt ansehen
    birine ters/yan \bakmak ( fam) jdn schief/schräg ansehen
    3) sehen, schauen, blicken (-e auf) ( fam), gucken
    bakalım, olacak mı mal sehen, ob es klappt
    ne bakıyorsun? ( fam) was guckst du?
    Boğaz'a/Haliç'e \bakmak auf den Bosporus/das Goldene Horn blicken
    pencereden dışarı \bakmak zum Fenster hinausschauen
    4) zusehen (-e dass)
    bir an önce eve gitmeye bakalım wir müssen zusehen, dass wir so schnell wie möglich nach Hause kommen
    erken gelmeye bak sieh zu, dass du früh kommst
    5) ( bilgi için) nachsehen (-e in), nachschauen (-e in)
    sözlüğe \bakmak im Wörterbuch nachschlagen
    bak bakalım, ... sieh mal nach, ob...
    her tarafa baktım ich habe überall nachgesehen
    6) Gesicht machen
    alık alık/aptal aptal \bakmak ein dämliches/dummes Gesicht machen
    7) ( beklemek) erwarten (-e)
    bir şeye dört gözle bakmak etw sehnsüchtig erwarten
    8) ( göz kulak olmak) aufpassen (-e auf)
    9) ( iaşe etmek) verpflegen (-e)

    Sözlük Türkçe-Almanca kompakt > bakmak

См. также в других словарях:

  • yan gözle bakmak — 1) yan bakmak 2) belli etmeden, göz ucuyla bakmak Genç bir jandarma zabiti, sert bir eda ile geçiyor, yan gözle bana bakıyordu. R. N. Güntekin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yan — is. 1) Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı. M. Ş. Esendal 2) Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet Yaşlı garson yanımıza geldi. Y. K. Karaosmanoğlu 3) Yer 4) Üst 5)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yan bakış — is. 1) Yan gözle bakma 2) Ters bakma …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yansız — sf. 1) Birinden yana olmayan veya bir düşünceye, bir isteğe katılmayan, onu desteklemeyen, yan tutmayan, tarafsız, bitaraf Gerçeklere daha yansız ve sağlıklı gözle bakabiliyorum. H. Taner 2) fiz. Nötr 3) kim. Turnusol gibi bir ayıraç karşısında,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»